Ne zaman yağmur yağsaBir buluşma yeri olurdunİstanbul’da rüzgâr soluklaraMavisi yasaklanmış denizKızıl tufanı yaratmadan dahaNe zaman yağmur yağsaTarihin şiir tanığı olurdunYağmurdan sonraToprak kokusu bakışlılara Tam otuz yıl nasıl kıydım sanaBin zehirli duman arasındaIslığınla besteledim hepEn pembe çocuk düşleriniPan’ın flütünden mi kalmaBabam’ın dilsiz kavalından mıHep rüzgârla…
Sancısını yaşıyorsun kaç zamandırYeni bir güne sevinçle başlamanınYoluna ışık tutan sözcüklerVar mı o günün ışıltılı kanatlarındaRüzgâra dost olan soluklar var mıAltını çize çize soruyorsun nedenseKi hep aldatmış olduğun kendine Adın çoktan çocuğa çıkmış oysaÇoktan anlaşılmaz olmuşsunŞu güzel ömrün tam ortasındaKuşları sora sora düşen yapraklardaEy…
Hangi şiire başlasam suskunum sanaDağ göğsünde bir kaya diliyle suskunGüneşte kavrulan bir kum tanesiÇatlayan dudaklarım oluyor her geceYağmura suskun yaşamaya suskunHaykırabilsemBelki bir nehir köpürebilir sesimdeSilinebilir kuraklığın bütün izleriUpuzun çöller vadileşebilir içimde Hangi güzelliği özlesem suskunum sanaYürek boşluğunda bir of kadar suskunÖzlüyorum seni masmaviKoşuyorum sana…
Yaralı bir güzellik çırpınıyor içimdeYavrusu çalınmış kuşlar gibi hırçınGeldiğim topraklar konuşuyor elerimdeBir türlü anlatamadığımHaykıran bir sessizlikle çatlıyor başım Dudaklarımda tutuşan sözcüklerUtanıyor sanki anlam kazanmaktanBakarnıyorum doğanın yüzüneYapraklarda bir karış tozAğaçlar tutsakYalnızca kurum kokuyor çiçeklerYıldızları bizden kıskananŞu kirlenmiş gökyüzünün altındaHep acıyla mı söylenir türkülerBir puştluk var…
Daha takılmadan bu telörgülereBiz kiÇocuğumuz dedik alınterineOkşadık alınterinin yanaklarını Nasıl sevdik karayı bembeyazSarıyı kıpkızılPembe-beyaz dallarcasınaTohum tohum patlarcasınaÜstüne üstüne yürüdük ölümlerinAşkın sularına girereesineVe tarihin en güzel yaprağınıGüneşin parmağıyla çevirircesine Bir şarkıyla geldik bugünlereSevdikçe söyledikÖzledikçe yeniden besteledikKelepçeler çürüdü sesimizdeVelh asılSevdiğimize gerilmenin direnciniDaha çocukken türküledik Bu telörgülere…
Kar yağıyor yaktığım ateşlereİçimde kül kalabalığı bir isyanAysız ve çiçeksiz kanıyor akşamlarEllerimde kıvılcım katliamlarıDilimde sevdası tükenmiş bir destanNerdesin ey kül kalabalığıEvvel ahir tek kahramanGel ki deli taylar karşılasın seniO taylar kiKoştukça kıvılcımlar tutuşturan Gözleri kan çanağı tarihinYaralı ve mahzun bakıyor yüzümeZaman incecik bir ırmak…
En güzel haberlerBaharın diliyle gelirmiş derlerHoş geldinBiz bizeyiz şimdi yangın yerindeZulümle boğuşan zamanMeğer ne pınarlar tüketmiş sende Sen ki karanlıklar ülkesindenGeciken sabahları taşırdınBir elinde ırmaklarBir elinde rüzgarlaPürköpük coşarak yaşardın Keşke bakmasaydım sessizliğineTutuşup yandı bakışiarımGözlerin nasıl hücreleşti böyle Yüksek sesle konuşulmaz bilirsiniyi bak şu yaşamın…
Durmuş sanki zamanın rüzgarlarıinceden türkülerdir akıp gidenHer ezgisinde bir depremBir de yangın seslenirTürküler ki damla damlaSüzülüp anaların gözlerindenAcı makamında çalgısız bestelenirSular su olalı böyledir bu yasaGecikince sabahlarSon türküler hep kanlı söylenir Boşuna değil yaşamın yorgunluğuHer şafak vaktiGecenin yüreği patlarken denizlereSarmaşıklar gibi bin yaprakBin dal…
Gün batarken ayrılırsak eğerGizlice bakışlarını doldur koynumaGüneşsiz ayrılamam Az sonraSuyu kesilecek insan ırmağınınYeminim var şafaklar adınaYorgun yüreklere biraz umutBiraz sevgi sunmadan duramam Doğanın dudaklarında dolaşır ellerimYaşamın tenini okşarım bütün geceKaranlıklara karşı biraz bilimBiraz estetikŞiirsiz uyuyamam Sular çoktan ışıdı koynurndaGel artık uyandır beniSeher vakti dağıt…
Haykıran bir mutluluktu geceCoşkudan mı suskudan mı bilmemTürküler yayılırken yaşamın göğsüneince inceSessizceYüreğin sularında şiir ve resimGeceyi yırtarak sevişiyordu gizlice Yağmurla yıkanan çiçekler adınaPembeler beyazlar ve morlar adınaBir türküBir türkü dahaBu gece yaşamakDağları çı ldırtan bir uzunhavaVarsınYağmuru doldursun koynuna karanlıkGün batarken ufuktaVangogh lekesiz bir güneşti…
Common phrases by theidioms.com