Aynamı gölgede unuttumUzak kılındım kıyılarımaMerakım güneşti oysa Yalan bu ya – ne sevdim ne sevildimGarsonlara temenna çakarken ömrümNe güldüm, ne ağladım Hayat, sonsuzluğa en yakın masaAynamı gölgede unuttum… Ahmet Erhan…
Bir kapının açılmaması mıydı sonsuzlukYa da denizin karaya bir çıkartmasıO sonsuzluk – bir yalnızlık ertelemesiAlnıma mühür bas, deniz mavisi olsun Benim denizim ertelenmiş hali sonsuzluğun… Ahmet Erhan…
Hayatımı kurutemizleyiciye götürmem gerekiyorDünyanız dönse de ben artık içmemAdım bile şairlere ağıt oluyorsaKaptan ölünce çok çok gemi sallanırSuyu severim çünkü boğuluyor yalnızlığımda -Az sonra oğlum arayacak, beni meşgul etmeyiniz Hayatımı kurutemizleyiciye götürmem gerekiyor Kendime bir antolojide yer bulmak… Ahmet Erhan…
Islanırım durduk yerdeYağmurdan bir mizacım kaldıDeniz feneri sandım kendimi bir araIşığımı örttüm avuçlarımlaKimse kıyılarıma vurmadı Yalnızlığı kendime arkadaş kıldımYalan değil, alkolü bir deBütün masalar, iskemleler evlere kaçlıKimsenin kapısını çalamadım Bir bilgisayarım var ki tam düdüklü tenceree-mail attım kendi kendime Ahmet Erhan…
Ben ki gecesefasıydım günün gündüzünRakılı sokaklarda bir buhurdanAkşam olsa da hiç uyumasamNereye baksam baba yüzünün teğetindeBir erhan, ki bilmem kaçıncı hüznünNezaretinde sekiz bacaklı çizgiler çekiyorÖlümüne peşrev, hayahna isyanOl memelerden kan emiyor kana kanaKan emiyor, kan, kan… Ahmet Erhan…
Kalbimden kovdum seniKi, baktım aklımdasın Bütün hava sahası ihlalleri sendeŞehir yağmalamaları sendenGöğüm bozbulanık, camlarım kırıkKızağımda teknesiz bir yelken Ki, denizlerinde boğulmak zorunda mıyım Kül altında kor arama Betonlar arasında üfleyecek bir rüzgarKelepçelerime anahtar olamazsın Çünkü bir yaz sıcağında Ben kendimi yaktım ve tutuklandım Hayatın…
Eylüldür. Yedi dağın ardına acı yürür.Yağmurlar yağar bakıra çalan göğün altındaÇağın aynalarında yurdumun yüzü dururEylüldür. Bir güvercin fırtınası dallarda. Yalnızlığın koro halinde yaşanmışlığı vardırBirahanelerde öğrenciler, bin türlü yaralarıylaElleri titrek, başları önlerine düşmüştür.Eylüldür. Mor bir ayışığı akar dışarda. Geceler nasıl bu kadar uzun sürebilir?Yastıklara gözyaşıyla…
Buralarda deniz yok amiralimŞu bozbulanık yosunları saymazsakDamsız girilmez sokakları hep açıkhavaNe kedisi kedi, ne köpeği köpekÇiftayaklıları ölümüne kıskançBir eğretileme gibi yürüyor fahişeleriNaylonla örtülmüş kaldırımlardaBen yüksekten korkarım doğdum, büyüdümBuralarda deniz yok amiralim… Ahmet Erhan…
Portakal ağaçlarının dalları göğü süpürüyorRüzgârda inildiyor çıkrığı kuyununToprak, bir buhurdan gibi tütüyor usulcaYağmur, incecik bir yağmur yağıyor kırık dökükBir çığlık gibi çırpınan dallar boyuncaBağıran bir şeyler var içimde, tanımsız, suskunİçimin çağlayanları büyümüş, bentleri taşmışBir yağmur damlası düşerken güneşin her ışınınaNereye baksam çöl yine, nereye…
Mavi deniz, etekleri pullu, gümüşlü denizYitirdim seni, çağımın yakası açılmadık acılarındaKöklerime irinler, seller dolduKurudu bir yerlerim sinsi, umarsızSığamaz oldum o çocukluk uykularınaOysa arklara yürüyen bir avuç suPortakal ağaçlarının köklerine birikenKireçten bir ayla, bir ışık demetiydim benTuruncunun bütün tonlarıyla güldüğüm olurduVe güneş, yarısı ısırılmış bir…
Common phrases by theidioms.com