KÖREBE

Çok uzakta biri var sanki beni bekliyorGünlerin ayların yılların tükendiği bir yerdeÇok uzakta biri var… Tüylerimin seyirmesinden anlıyorumAyaklarımın geri geri gitmesindenHer şehirde ve nedense biraz soluklanıyorumÖnümde hep ikinci bir kadehSağımda solumda sarmaşıklar zakkumlarDurup durup ardıma baktığım doğruÇok uzakta biri var… Burcumun üstüne iliştiriyor burcunuDüşünerek…

O DERİN YAĞMURLARDA…

O derin yağmurlardaMektuplarına yaslanarak uyudumGörmedim ki ben hiç bu ömrün ayazındaBir serçe parmak kadar olsunBana uzanan bir elHep işaret parmaklarını kullandılarSen de biliyorsun Hayatın duluyuz biz, “ölüm hariç değil”Eminim, ilk ölümümde imbatla geleceksinAnkara yine körlemesine dumanAda’da titreyen parmaklarıma uymamak içinGörmedin, bir gece öncesindenBütün tırnaklarıma…

EVLİLİK ÖNCESİ SON AŞK ŞİİRİ

Yağmurlar dinince yüzün başlardıBir çocuk utanırdı yanaklarındanBir çocuk, gitgide dalgınlaştığından..Seni sevmek bir kitaptı açılıp kapananAçıldığı oldu da kapandığı olmadı Ancak sonsuz, ancak geniş boyutluAncak ufuk çizgileriyle bir düşünüyorum seniHer taşın çevresine bir ayla dolanmışHer yolcu ilk rastladığı handa konaklamışVe bir daha çıkmamış bir ömür…

YAŞLILIK

Ben sudan çıkmış bir AnkaralıSen doğma büyüme güzeldinSapsarı sılam, masmavi gurbetimdinBu hayat sıktı beni, gel yürüyelim Baldır bacak bir acıyla bakıştım dün geceAyna eski ayna, ben sanki eski benSaçlarımı cürufla yıkayarak genceldimincitmesin gözlerini sonsuz yaşlılığım Ölümseyerek bakıyor dünya, biz gülümseyelimBeşikle teneşirin sevişmesi neyse ne…

BAĞIŞ

Sen git eşyalarınla, bir tek perdeler kalsınYalnızlığım görünmesinDumanlatı ömrüm telef olsunSen git, yağmurum çoktur silinirsinÜstüme yoktur unutmakta, unutulmakta Ne uçağa bindim, ne camiye gittimÖlümüm bağışlar onları sankiNe el öptüm, ne de öptürdümHayat, belki… Ahmet Erhan…

ÇÖL

Yağmur oldum, paranoyak oldumCanım sıkıldı, bir votka içtimDeniz kıyılarında ağlama noktalarını ben seçtimHiç değmedi gözlerim yaşlarına Sabahı polis korkusuyla aydımDurdum yaslandım bir iş ilanınaBin kere evlendim ben bu Hayat’laBir kere adam gibi boşanamadım Telef oldum, uzun bir şiirdeBakbm hiçbir naneye yaramıyorYaranamıyor gönlüm bu sularaDeniz…

AYNA

Aynamı gölgede unuttumUzak kılındım kıyılarımaMerakım güneşti oysa Yalan bu ya – ne sevdim ne sevildimGarsonlara temenna çakarken ömrümNe güldüm, ne ağladım Hayat, sonsuzluğa en yakın masaAynamı gölgede unuttum… Ahmet Erhan…

SONSUZLUK

Bir kapının açılmaması mıydı sonsuzlukYa da denizin karaya bir çıkartmasıO sonsuzluk – bir yalnızlık ertelemesiAlnıma mühür bas, deniz mavisi olsun Benim denizim ertelenmiş hali sonsuzluğun… Ahmet Erhan…

ANTOLOJİ

Hayatımı kurutemizleyiciye götürmem gerekiyorDünyanız dönse de ben artık içmemAdım bile şairlere ağıt oluyorsaKaptan ölünce çok çok gemi sallanırSuyu severim çünkü boğuluyor yalnızlığımda -Az sonra oğlum arayacak, beni meşgul etmeyiniz Hayatımı kurutemizleyiciye götürmem gerekiyor Kendime bir antolojide yer bulmak… Ahmet Erhan…

E-MAİL

Islanırım durduk yerdeYağmurdan bir mizacım kaldıDeniz feneri sandım kendimi bir araIşığımı örttüm avuçlarımlaKimse kıyılarıma vurmadı Yalnızlığı kendime arkadaş kıldımYalan değil, alkolü bir deBütün masalar, iskemleler evlere kaçlıKimsenin kapısını çalamadım Bir bilgisayarım var ki tam düdüklü tenceree-mail attım kendi kendime Ahmet Erhan…

Common phrases by theidioms.com