ATEŞİN VE GÜNEŞİN ÇOCUKLARI – 6

Şarkılar yazıldı kul olduğun topraklarda
Yemen’in kahveleri
Balkan’ın güzelleri dizildi sıra sıra
Çil çil altınlar taşında Afrika’dan
Ve Makedonya’dan altın sarısı buğdaylar
Bir saraylar saltanatına çerez oldular

O saray ki üretmeden tüketendi
Ülkeleri çığlık çığlık
Bir ganimet uğruna kılıçtan geçirendi
Dili yoktu diller içinde – bu yüzden
Sesi yoktu sesler içinde – bu yüzden
Korkulu bir zorun yasası yalnızca
Halaysızlığı ve şiirsizliği bu yüzden
Bahardan kışa yağma savaşları
Kıştan bahara yağma sofraları
Sevgisizliği bu yüzden

Barış güvercini Hacı Bektaş yolcuları
Sevgi denizi Yunus dostları
Silindiler birer birer yeryüzünden
Baba İshaklar- Şahkulular
Bedrettinler- Börklüceler
Torlak Kemaller – Piri Mehmetler
Ve daha niceler – niceler
Bir saray saltanatına kurban edildiler
Onlar ki sevginin inançlı sesiydiler
Ve zamanın sonsuz topraklarında
Nehirleşen bitimsiz birer şiirdiler

Sevgiyi saltanata kurban edenler
Karanlık yiyerek açlık büyütenler
Saraylar kurdular denizler içinde
Cariye göbeğinde şaraplar içtiler
Yazları maun kayık geziler
Kışları bol haremli helva söyleşileri
Kaplumbağalar üstünde gezen mumlarda
Yandı bütün laleler
Adına yeryüzünün saltanatı dediler
Sonra bir hamam tellakının narasıyla
Rüzgarda toz diliyle savrulup gittiler

Sense bir çınar ağacısın yeryüzünde
Budanmış da olsa dalların
Bakarsın hala yaz bahar yeşil yeşil
Gökyüzündeki sonsuzluk renklerine
İnerken köklerin Hitit Harrilerine
Uzanır dalların Babil’in asma bahçelerine
Ve Elam göklerinde yaprakların
Selam sunar Asur’daki isyan ateşlerine
Gör ki toprağına yağan ihanetler
Yalnızca ölüm emzirmiş filizlerine

Ah o yarım rüyalarla bölünen uykular
İsyan ağaçlarında açılan kan çiçekleri
Ceziret’te Bedrhanlar
Hakkari’de Nurullahlar
İhanetler ve peş peşe gelen ordular
Bervari’de ölen on binlerce canlar
Sonra Bedrhan oğulları
Hakkari – Bahdinan ve Bothan isyanları
Yatıyor hala yeşil yapraklarında
Ki her biri gencecik çınar dalları

Budandıktan sonra Bedrhanların
Bir dal filizlendi göğsünün kırlarında
Rengi özgürlük mü- ihanet mi bilinmez
Sesi Nakşi Bendi’den gelir – Ubayd Allah
Savaşçısı yiğit mi – mürit mi bilinmez
Bağımlı bir ulus ister ki halkı görünmez
Kavgası ulus mu – ümmet mi yoksa
Amacı kurtarmak mı – sömürmek mi seçilmez

Ey ateşin ve güneşin ölümsüz çocuğu
Yaktığın ateşler içinde işte o gün söndü
Çünkü en büyük önderin
Mekke’de ateşsiz ve güneşsiz öldü

Zerdüşt ki en büyük megindi senin
Ateş hırsızı Prometheus öncesi söylenceydi
O gün bir şeyh uğruna kurban edildi
Ve Urartular
En sıcak kardeşindi tarih bahçelerinde
Oysa binlerce yıl sonra Van’da
Her Urartulu kadın ve erkek
Sence katli vacip olan birer kafirdi

Gövdende üç ayrı dal büyüttüler
Aynı kökten üç ayrı düşman
Ne zaman yükselmeye başlasa biri
Diğerlerine kestirdiler
Böldüler – parçaladılar – yönettiler
Sen verirken kendi yaprak kavgalarını
Onlar kendi dallarını
Senin sularınla göklere yürüttüler

Etin Viyana kapılarında kaldı senin
Kemiğin çıplak dağ mağaralarında
Adı neydi peki o görkemli çağın
Ki her anını deprem deprem yaşadığın
Asya’dan Avrupa’ya koştuktan sonra

Bir çağı kapatıp
Yepyeni bir çağ açtıktan sonra
Adı neydi parçalanıp savrulan o dağın
Ve ilk sesi Medya
İlk sesi neydi diline koyulan yasağın

Balkan oldun – Trablusgarp oldun
Kendi çiçeklerini ellerinle yoldun
Çanakkale oldun – seferberlik oldun
Dersim’de koskoca çarlığı durdurdun
Bir ağaç oldun halklar ormanında
Her savaş sonunda yeşermeden kurudun
Erzurum’da içilen yeminlere
Sivas’ta verilen sözlere uydun
Bekledin durdun kan ve barut içinde
Gördüğün düşleri hep hayra yordun

Azarbaycan’da şair Askeri Boyik
Çiçek derken neyi anlatır bilir misin
Çiçeklerden türkü devşirir
Türküyü yüreğin tandırındaa pişirir
Çığlıklar sesinde anadilin
Titrer yazgıların ve yalnızlığın üstüne
Dağları ana bilir – dağ çiçeklerini çocuk
Dizer sözcükleri boncuk boncuk
İşler yazmalar üstüne – gelinlikler üstüne
Bir uzun hava tutturur gece yarısı
Ahlar çektirir yağan kar tanelerine
Bulutlar sarar bir anda dağ doruklarını
Bülbüller konar kan güllerine
Ve Cizre’de bir büyük sevda Cigerxwin
Sesinde dağlar ve nehirler dillenir
Sesinin rengini söyler misin

Ey Xewal Robson derken neyi anlatır
Hangi yaraya parmak basar
Hangi yarayı yenide kanatır- bilir misin

Adnan Yücel

Common phrases by theidioms.com