Koro
Yaşamdan başka ölüm yoktur
Mutluluk çocuklara mahsustur
Onların da ölümleri damla damla
Birikir aylarla, yıllarla
Yürüdükleri yollar bir tabuta dönüşür
Her insan kendi tarihiyle başbaşa
Boyuna dünyayla ilgili kitaplar okur
Sokağa bir ilmek gibi açılan camlarda
Bir katılma isteğinin acısını dokur
Kendi ayakizlerine basar oysa
Kendi kendine konuşarak büyür
Ben
Keşke yeniden doğmak gibi bir şeylere inansam
Biri önümdeki şu bira bardağını yenilese
Ben söylemeden, çağırmadan
Bacalardan yükselen duman
Bir deniz köpüğüne dönüşse…
Değişsin diyorum, her şey değişsin
Hiçbir şey kalmasın ayakları üstünde
Sen
Ne güzeldin, uzayan hep uzayan ellerin vardı
Bütün çocukların ağzıyla konuşur gibiydin
Gözlerinden bir gül çıkarıp atamasan da
Her bakışın bir gül dolgunluğuyla açardı
Bunun için hiç uçurumlara yürümedin, denizleri bilmedin
Duraklarda hep kendini bekledin
Herkesin indiği otobüslere bindin usulca
O
Yalnızlığı bir uçurtmadır ki takılacak yer arar
Denizlerin dibinde yürüdüğünü sanırsın
Ruhu olan bir gölgedir, bedeni kimbilir nerde
Önüne gelene kendi adını sorar
Bunun için sözlükleri devretti birkaç kere
Ölüm, denizde mahsur kalmış bir gemidir ona
Her kıyıda fener olmak gibi alışkanlıkları vardır
Biz
Kuşların teyellediği bir göğün altında
Birdenbire sökülen dikişler gibiyiz
İplerimiz uçuşup duruyor havada
Takacak yerimiz yok, boynumuzdan başka
Siz
Uzaksınız, niye böylesiniz, çoğul ve sessiz
Tarihinizi kitaplara alınmayacak olaylardan seçersiniz
Kapılarınızda çiçeksiz girilmez yazıları
Sizin kanınızda aynalar dolaşmaz mı
Kendi ölümünüzü gazete ilanlarından öğrenirsiniz
Onlar
Susmaktan yosun bağlamış ağızlarıyla
Bir gün konuşmaya başlarsa, ne oldu
Demeye kalmadan bir fotoğrafçı çağır
Ve havada yakala seslerinin resmini
Altına ayı, günü, saat, yazmasan da olur
Ben
İktidar akıyor nereye elimi atsam
Irmakları deniz boğuyor, denizi toprak
Ben de bir gün şair olursam
Dersem ki artık enel hak
Dünya beni gönderlere çekersen
Ne olur, ne olur rüzgarsız bırak
Sen
Kirpiklerin tozlu dünyaya bakmaktan
Çamurlar üstünde tüten buhur gibisin
Yalnızsın, üzgünsün ve kederlisin
Yaşam akmaya başlıyor tırnaklarından
Toprağın ve suyun bütün gizlerini belledin
Seni gökyüzüne gömecekler bunun için
O
Bedeninin kaleleri, burçları var
Geçilmez, yazıyor duvarlarında
Ve bir çift meme ucu mazgallarında
Biz
Sevgilerimiz de rastlantısal, nefretlerimiz de
Hep kendimize çarpıyoruz en olmadık yerlerde
Siz
Bir sabah postal sesleriyle uyandınız
Diyelim ki akşamdan kalmaydınız- misal
Önünüze kızarmış ekmek, bir bardak çay
Radyodaki marşlara kulak kabarttınız
Hapishanelerde dediniz yerimiz var münhal
Onlar
Ölülerini hep kefenlere sararlar
Bir yaşam boyu sıkılı duran yumrukları
Toprağın üstüne çıkmasın diye
Koro
İnce yazıyla yazılan bu şiir
Kalın duyarlıklara seslenecektir
Kimse yaşarken bir şey okumasın artık
Ölümün şiir herkese yetecektir…
1985