YOKLUĞUN DERSİ

Yağmur kalabalığı yılların
Çatlak göbeğinde bir açlık
Her adımda bir süngü yarası
Her ışıkta bir karanlık
Neden sanki başkaldırmadık
Tam da baharın ortasında
Yüreği ağzındayken korkunun
Korkak yaşadık aç kaldığımızda
O en çoşkulu
En delikanlı çağlarımızda
Neden sanki neden
Gözlerimizi gizleyip çevreden
Ağladık sessizce kuytularda

Diyarbakır dedikleri bu muydu
İçi dolu yoksulluk muydu
Tam üç gün üç gece
Yüreğimizde kin
Elimizde bir reçete
Sanki Bağlar semti açlık
Dicle nehri susuzluk muydu

Emek aşkına ekmek aşkına
Dökülen ter
Çatlayan toprak aşkına
Nasıl da sevebildik yaşamı
Ana gibi yar gibi
Bir gülün açması uğruna
Yıllar boyu aşklar gibi
Nasıl da vurulabildik içten
Ağlayarak bakarken dünyaya
Umut besledik gözyaşlarımızla

Her şeyi eskiterek geçer zaman
Her şeyi değiştirerek
Sular ninnilerini ağaçlara
Ağaçlar bir ana gibi
Yapraklara söyler yıllarca
Ne ağaçlar değişir çabucak
Ne çiçeklerle bezenen yaprak

Acı değil yavrucuğum
Korku değil bu yaşam
Bir sarsılmaz denge ki yürür
Açlıklar bir gün öfkeyle
Yokluklar bilinçle titreşir
Bu denge yürür
Ağaç yaşlandıkça çürür
Fidanlar yaşlandıkça büyük(r)

Bu kapkara günler içinde
Kitaplar dolunca yüreğine
Yanıp çatlayan bir kömüre
Yere düşen bir damla tere
Bakar gibi bakarsın günlere
Günlerin yüzü al
Elleri kan pınarındadır
Ve ışıkla sulanan yerler
Yoksul ayaklar basarken üstüne
Bakarsın ki bir tan vakti
Bir tan vakti ağarmak üzere

Kaldır başını çocuğum
İlaç paramız olmasa bile
Uzat keskin bakışlarını ileriye
Otlar arasında bir papatyanın
Bembeyaz gülüşünü izle
Bir çiçekle kelebeğin
Öpüşme seslerini dinle
Her gün böyle renk renk
Göğsü çiçeklenirken kırların
Dile gelir sanki dağ taş
Elleri destan yaratır doğanın

İşte sen bu gerçek tanrının
Bağrına koyup başını büyüyeceksin
Yoksulluktan kurtulmanın ilk dersini
Daha bir buçuk yaşında
Bu tanrıdan dinleyeceksin

Adnan Yücel

Common phrases by theidioms.com