BİR BARDAK DENİZ

Bir tarih konuşuyordu rüzgârda
Bir de ak saçlı dalgalar
Bu kıyılarda ölüm ve yaşam
Elele dolaşır yüzyılları
Zamanı birlikte kucaklar
İşte ölümün taş suskunluğu
Yıkılmış saray ve tapınaklar
İşte yaşamın masmavi sonsuzluğu
Çılgınca koşuşan sular
Önümüzde badem çiçekleri
Arkamızdaki dağlarda kar
Kış duvaklı bir güneş altında
Sarmaşıklarla sevişiyor bahar

Bir tabak zaman istiyoruz garson
Tanrısız ve kıralsız olsun lütfen
Biraz tarih
Bir bardak da gözyaşı kölelerden

Göçmen kuşlar çırpınmış içimizde
Ağlamışız
Kaçmak istemişiz uzaklara
Kimselere mendil sallamadan
Kimselerle vedalaşmadan
Kurtulmak istemişiz yalnızca
Kentlerin o beton tutsaklığından

Kanatlarımızda şubat saçlı bir kış
Ayaklarımızda bembeyaz karla
Sessiz ve içten
Bir bulut gibi inmişiz kıyılara
Ne acılar kovalıyor şimdi bizi
Ne bunalımlar yığılıyor masalara
Açmışız yüreğimizin kapılarını
İçimizi döküyoruz masmavi sulara

Sular ki bir filozof diliyle
Kıyılara geçmiş zamanı söyler
Bir derviş kadar sabırlı
Bir heykeltıraş kadar ince
Dalgadan çekiciyle kayalar işler
Gün doğar
Ay çıkar
Yıllar yılları kovalar gider
Şu yıkılmış uygarlık
Şu yosun tutan mermer
Bir saniye gibi tutup yüzyılları
Suların bir tek damlasına gizler

Bir tabak güneş istiyoruz garson
Lekesiz olsun lekesiz
Bir dal badem çiçeği
Bir bardak da deniz

Zaman yaşamı kopardıkça topraktan
Bakıp tanrıların yokluğuna
Ölesiye korkuyoruz insan olmaktan
İnsan ki böbürlenerek yaşar
Dem vurup havadan ve sudan
Çağlar eskitir farkına varmadan
İnsan ki koşar güzelliklere doğru
Zavallı ve korkak
Çağlar içinde bir an bile olmadan
Bir tabak yaşam istiyoruz garson
Şöyle zulümsüz köşesinden
Biraz umut
Bir bardak da mutluluk
Ama sonsuzluğun mor ülkesinden

Adnan Yücel

Common phrases by theidioms.com